Alzheimer, yaşlılıkla beraber ortaya çıkan zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan günlük yaşam aktivitelerini etkileyen ve beyin hücrelerinin yok olmasına neden olan bir nörolojik hastalıktır. Alzheimer hastalığı, bilişsel gerilemenin yanında nöropsikiyatrik davranışsal rahatsızlıkla ve kişide önemli fiziksel ve psikolojik yıkımlar meydana getiren bir hastalıktır. Beynin bazı bölgelerinde proteinler biriktiği için beyindeki sinir hücreleri hasar görür, haberci kimyasal maddeler azalır sonuç olarak ise, bellek ve öğrenme gibi zihinsel beceriler bozulmaya başlar.
A) ALZHEİMER EVRELERİ
- Hasta bilişsel zayıflık semptomları sergilemeye başlar. Başlangıç evresidir. Genel belirtileri arasında tarihi hatırlamada güçlük, bilinen mekanları tanıyamama, karar vermede zorlanma, doğru kelimeleri bulma sorunu gösterilebilir.
- Çok hafif düzeyde bilişsel zayıflık söz konusudur. Hastalar cüzdan, anahtar, gözlük gibi günlük olarak kullandıkları nesnelerin yerini unutmaya başlamaktadır.
- Hafif bilişsel zayıflık görülür. Hastalar konuşma sırasında kelime seçimlerinde ve isimleri hatırlamakta zorlanırlar. Sıklıkla eşyalarını kaybederler. Plan yapma veya organizasyon becerileri zayıflamıştır.
- Hastada orta derecede bilişsel zayıflık vardır. Kısa dönem bellekte ciddi kayıplar gözlenmektedir. Hastalar gitgide içe kapanmaya başlayarak sosyalleşme özelliklerini yitirebilirler.
- Şiddetli bilişsel zayıflık söz konusudur. Spontane konuşma sırasında hasta kelime bulma konusunda zorluklar yaşar. Dil becerilerinde kayıplar meydana gelir. İdrar ve dışkı tutma sorunları ortaya çıkar. Bu evrede hastalar günlük aktiviteler için daha çok yardıma ihtiyaç duyarlar.
- Çok şiddetli bilişsel zayıflık görülür. Hastalar konuşma yeteneklerini neredeyse tamamen kaybetmişlerdir. Yutma eylemini yaparken bile zorlanabilirler. Bu evrede hastalar 24 saat bakıma ihtiyaç duymaktadır.
B) KİŞİYE BAKIM NASIL VERİLMELİ?
Yaşlı bireye verilecek bakımın en önemli noktası hastayla olan iletişimdir. Hastanın beden dilini iyi bir şekilde gözlemlemeli ve anlamaya çalışılmalıdır. Hastaya düzenli bir çevre oluşturarak onun huzursuzluğunu, anksiyetesini azaltmakta yardımcı olacaktır. Herhangi bir değişiklik yaşlı bireyi rahatsız ederek içe kapanmasına sebep olabilir. Bunun önüne geçmek amacıyla yaşlının gününü planlamak ve günlük işlerde bu plana uymak hastayı olumlu etkileyecektir. Yaşlının profesyonel kişiler tarafından, işlevselliğini yitirmemesi adına aktivitelere katılımı ve fiziksel aktivitelerin gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.
C) AİLE VE YAŞLININ PSİKOLOJİK DURUMU
Günümüzde birçok değişkenin etkisiyle aile yapılarının değişimi söz konusu olmuştur. Türk geleneksel aile yapısını oluşturan geniş ailenin çekirdek aileye dönüşmesi üzerine toplumun yaşlılarla yaşama durumu da değişim yaşamıştır. Bu değişimlerin doğal bir sonucu olarak Alzheimer teşhisi olan ve yaşlanan bireyin kendi kendine yetemediği noktada nerede nasıl yaşayacağı konusu önemli bir sorun alanı haline gelmiştir. Alzheimerlı yaşlıların hem yalnız, hem de çocuklarıyla yaşamaları bazı problemleri açığa çıkarabilmektedir. Yaşlıların bakım sorunu her yaşlı için ayrı değerlendirilip çözülmelidir. Burada yaşlının ve yaşlı yakınlarının psikolojisi de çok önemlidir.
Hastaya bakım verme süreci birçok yönden yıpratıcıdır ve sadece hastanın değil hasta yakınlarının yaşamını da şekillendirmektedir. Hasta yakınlarının stresinde önemli faktörler; kendini yalnız hissetme, depresif ruh hali, hastadan beklenecek davranışlara maruz kalma ve hastalık hakkında bilgi yetersizliği. Bu süreçte bakım veren aile yakınlarının yükü artarken yaşam kalitesini de düşürmektedir.
Ailenin sorunlarla başa çıkmasında en önemli nokta hastayla olan iletişimdir. Aile, hastanın beden dilini iyi bir şekilde gözlemlemeli ve anlamaya çalışmalıdır. Hasta yakını ve hasta arasındaki bu sözel olmayan iletişim karşılıklı bağlılığı geliştirir. Hasta böylece verilen mesajları kısmen de olsa algılar. Hasta yakınlarına hastalarına nasıl davranmaları gerektiğine yönelik bilgilendirici toplantılar yapmak onların doğru iletişim kurmalarında oldukça etkilidir.
Hasta yakınına yönelik en önemli baş etme yolları arasında sosyal destek mekanizmalarını oluşturmak sayılabilir. Destek grupları, duyguları ve endişeleri paylaşabilmeyi, sosyal izolasyonu önlemeyi amaçlamaktadır. Özellikle Türkiye gibi geleneksel bir ülkede sosyal destek oldukça önemli bir yardım sistemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu amaçla aile, arkadaş gibi destek sistemi içindeki kişilerin hasta yakınına verdiği destek oldukça önemlidir. Kendileri ile benzer sorunlar yaşayan insanlarla bir araya gelen hasta yakınları hem birbirlerine deneyimlerini iletmekte, hem yalnız olmadıklarını hissetmekte hem de hastalık hakkında bilinçlenmektedir.
D) TOPLUMDA YAŞA VE CİNSİYETE GÖRE GÖRÜLME SIKLIĞI
Alzheimer hastalığı genellikle yaşlılıkta ortaya çıkan bir hastalıktır. 65 yaşın üzerinde 10 kişiden birinde, 85 yaşın üzerinde iki kişiden birinde görülür. Tüm dünyada 20 milyona yakın Alzheimer hastası bulunmaktadır. Kadınlarda ve erkeklerde hemen aynı oranda görülür. Alzheimer hastalığı bulaşıcı ve kalıtsal bir hastalık değildir. .Dünyada ve ülkemizde hem alzheimer hastalığı hem de bu hastalığa bağlı ölümler hızla artmaktadır. 2019 yılında dünyada 50 milyon, ülkemizde ise 500 bin alzheimer hastası olup, 2020 yılında açıklanan verilere göre ülkemizde son beş yılda alzheimer hastalığından ölüm oranı 2 kat artarak 12 bine ulaşmıştır. Yaklaşık 12-13 yıllık uzun bir sürece sahip olan bu hastalığa yakalanan kişide oluşan bilişsel ve nöropsikiyatrik bozukluklar çevresini de etkilemektedir.